R_S_ş_T_U_ü_V_Y_Z

R    
rezzene rezene Maydanozgillerden, 1-1,5 m yüksekliğinde, sarı çiçekli, yaprakları iplik biçiminde parçalı, hoş kokulu, baharatlı meyveleri anason gibi yemeklerde ve bazı içkilerde tat verici olarak kullanılan, hekimlikte gaz söktürücü olarak yararlanılan çok yıllık otsu bir bitki (Foeniculum vulgare).



S    
saçıkesik   Kız çocuğu yerine kullanılır.
sadır   Sidik, gübre suyu.
sakı sako Paltoya benzer bir tür üstlük. Ceket.
sakırga sakırga Kene.
samırdanmak   Uykuda, bilinçsiz sayıklamak.
satlıcan satlıcan Akciğer zarı iltihabı.
savan savan 1. Pamuk ipliğinden yapılan kalınca kilim.
savuşturmak   Misafir yolcu etmek.
say say Düz, ince, yassı taş.
sayacak sacayağı Üzerine tencere, tava vb. koymaya yarayan, ateş üzerine oturtulan, üç ayaklı çember veya üçgen biçiminde demir destek.
seçinti   Bir şeyin iyisini seçtikten sonra geriye kalan. Elmalar hep seçinti, güzel değil.
sef sefer 2. Kez, defa.
seki seki 1. Oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set.
sekke   Alçak tahta oturak.
selvi   Kavak.
sencileyin   Senin gibi.
sepken   Karla karışık yağmur.
serpme serpme ağ Bir çeşit balık ağı.
sepek,
köstü
köstebek 1. Köstebekgillerden, toprak altında oyduğu yuvalarda yaşayan, gözleri hemen hiç görmeyen, derisinden kürk yapılan küçük bir hayvan, sokur, yer sıçanı, kör sıçan (Talpa).
seselmek   Gelişmek.
setik setik İnce bulgur.
sıdırmak   İçi su dolu bir şeyi patlatmak. Ödümü sıdırdın!
sıkma   Dürümlenmiş bazlama.
sıkma sıkmak   Sac ekmeğinden dürüm yapmak.
sınangın   Denemeden geçmiş.
sındı sındı Makas.
sırkmak sarsmak 1. Birdenbire ve güçle kımıldatmak, sallamak, oynatmak, titretmek: Sepedi sırkmayın, üzümler ezilir.
sırkıntı   Son doğan çocuk.
sırpat   Yaramaz, kavgacı çocuk.
sırtarmak sırtarmak 3. Karşı koymaya hazırlanmak: Nasıl da sırtarıyor!
sıtara   Sevimlilik, çekicilik, güzellik. Sıtaran sıyrılsın!
sıtlık ıslık Islık.
sikke sikke Hayvanları bağlamak için yere çakılan demir veya ağaç kazık.
sil sel Sel: Alanark'a sil geldi.
sinilemek inlemek 1. Acı, üzüntü belirten kesik sesler çıkarmak.
sirken sirken Yabani ıspanak (Chenopodium album).
sokarık pisipisi otu Buğdaygillerden, tarla ve yol kenarlarında kendi kendine biten bir tür arpa (Hordeum murinum).
sokranmak   Sokurdanmak, homurdanmak, kendi kendine anlaşılmaz biçimde söylenmek.
soku soku Taş dibek.
sormak sormak Emmek.
sormuk sormuk 2. Tülbent içine lokum, şeker konularak küçük çocuklara verilen emzik biçiminde nesne.
söbü söbe Biçimi yumurta gibi olan, beyzi, oval.
söğe   Kapı pencere çerçevesi, eşik.
sömek   Taneleri alınmış mısır koçanı.
sudurlu   Kurnaz.
suçukmak   Suçluluk duymak, utanmak.
su sıyırtmak   Ark içindeki engelleri temizleyerek suyun akmasını sağlamak.
sümsüklemek   Yumrukla vurmak.
sündük   Arsız, açgözlü, başkasının yiyeceğinden isteyen.
süsmek susmak Susmak.
süsmek süsmek Boynuzlu hayvan boynuzu ile vurmak, tos vurmak.
sütere   Yenilen bir ot.



Ş    
şamdarı   Mısır.
şarlak   Suyun düştüğü dere kesimi.
şırlak   Tertemiz, parlak, düzgün anlamında.
şırlaman   Üzerine su serperek parlatılmış toprak yığını, gıllanbaba oyunu.
şipit,
şipidik
  Üzerine su serpilmiş yufka ekmeği veya bu ekmeğin durumu.
şiş   Tandır sacında ekmek çeviren ince tahta.
şişek şişek 1. İki yaşındaki koyun.
şişinmek şişinmek 3. Başkalarına yüksekten bakar gibi bir tavır takınmak, böbürlendiğini davranışlarıyla belli etmek, kabarmak, gururlanmak.



T    
tahril tarhun Birleşikgillerden, hekimlikte kullanılan, güzel kokulu bir bitki (Artemisia dracunculus).
takdelen ağaçkakan Serçegillerden, gagasıyla ağaçları oyabilen ve ağaç kurtlarını yiyerek beslenen, uzun gagalı kuş (Picus).
taklamak   İkiye ayırmak.
tana dana Dana.
tapır, tas   Arka, art. Tapırından git; Tası tasına gidin imi!
tasına düşmek   Arkasından gitmek.
tapışlamak, tapıklamak tapışlamak Avuç içi ile hafifçe vurmak.
tatış   Bazı harfleri söyleyemeyen.
tavukgötü   Yenilebilen bir ot.
tebelleş tebelleş İstenmediği hâlde, birinden veya bir yerden ayrılmayan, gitmeyen, musallat olan.
tekesakalı   Yenilen bir ot, çentik yapraklı yemlik. ("Scorzonera laciniata L. = Podospermum laciniatum).
tengerlenk   Yuvarlak biçimde olan, tekerlek.
tentene tentene Dantel.
tepsermek tepsermek Kuruyup çatlamak.
terletme   Tuzlanmış vişneyi ağzı kapalı bir kapta çalkalayıp sulandırarak hazırlanmış yiyecek.
teyin sincap Sincapgillerden, ağaçlarda yaşayan, genellikle meyveyle beslenen, çok tüylü, uzun kuyruklu, ince gövdeli bir hayvan, değin, çekelez (Sciurus vulgaris).
teyliz   Kenevirden dokunmuş çuval.
tıbıka   Bebeği yaşamayan, hemen ölen kadında olduğu sanılan hastalık.
tığsırmak tıksırmak Ağız kapalıyken hafifçe aksırmak.
tığteber   Eşyasız veya parasız.
tirsmek tırsmak Ürkmek, korkmak, çekinmek.
tivsimek tiftiklenmek Kumaşın telleri birbirinden ayrılmak, kabarmak, tiftik tiftik olmak.
toklubaşı   Yenilebilen bir ot, siğil otu (plantago sp).
tokmalamak   Çok yiyerek karnı şişmek.
tokuç tokaç Çamaşır yıkarken kullanılan, tahtadan, yassı tokmak.
tolu dolu Dolu (yağış tipi): Almaları tolu vurdu.
tombak   Yuvarlak.
tor   Banyo havlusu.
toska   Soluk yüzlü, zayıf kimse.
tuturuk tuturuk 2. Çok ekşi.
tütütmek tüttürmek Tütmesini, duman çıkarmasını sağlamak, duman çıkarmak.



U    
uçca uçca usulca 1. Yavaşça: Hadi yavrım, elele dutuşun, uçca uçca gidin.
uçcacık usulca 1. Yavaşça.
uğra uğra Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un.
uğur   Ön: Uğrumdan çekil.
uğunmak uğunmak Büyük bir üzüntü veya acıdan kıvranmak, soluğu tıkanmak, ağlaya ağlaya bayılmak.
ulgun   Çürümüş.
ulmak   İçin için çürümek, ölmek: Armutları çot ittiydim, hepsi ulmuş.
ummak   Özenilen şeyin elde edilememesinden dolayı, lohusada meme; erkek ve erkek çocukta, üreme organı şişmek.
usukmak uslanmak 2. Herhangi bir olaydan ders almak, aklı başına gelmek: Artık büyüdü de birez usuktu.



Ü    
ümük ümük 1. Boğaz. 2. Gırtlak. Ayva yiyordum, ümuğume durdu.
ürkün çelen Ev saçağı.
ütmek ütmek 1. Bir şeyi, tüylerini yakmak için alevden geçirmek.
ütme ütmek 2. Taze buğday veya mısırı ateşe tutup pişirmek.
üyüdeç   Maya.
üyütlemek ayıklamak Bir şeyin içinden, işe yaramayan, gereksiz veya istenmeyen taneleri ayırıp çıkarmak, temizlemek.
üyütmek   Mayalamak.



V    
velesbit   Bisiklet: Velespite bin de bi fırlan gel.
vıççıklamak   Çok yumuşak bir şeyle oynamak: Çamuru vıççıklayıp durmayın!
vığırdaşmak   Topluca hareket etmek, gürültü çıkarmak: Vığırdaşmayın, dölek durun.
vıttırıvızzık   Değersiz.
vızzık   Vız vız ses çıkaran.
virgili   Sözü kesilmiş kız.
vit vit   Ördek ve kaz çağırma ünlemi.



Y    
yağır yağır Sırt, arka, iki kürek arası.
yavsı yavsı Bir tür kene.
yayak yayan 3. Yürüyerek, yaya.
yaynıkmak   Ürkmek : Tavuğu yaynıktırırsınız bak!
yemlik   Yenilen bir ot, sakızotu. (Scorzonera L.)
yetesiye yeterince Gerektiği kadar, gereğince, istenildiği kadar, yeter sayıda.
yılıkmak yılmak 1. Bir işten gözü korkup vazgeçmek.
yiğini yeğni 1. Ağır olmayan, hafif.
yikinmek yeltenmek Yapamayacağı bir işe girişmek, özenmek, heves etmek, meyletmek.
yil yel Yel.
yilek yelek Yelek.
yilpik   Balgam.
yim yem Yem.
yimek yemek Yemek.
yirik yirik 2. Üst dudağı yarık olan (kimse).
yo yok Hayır.
yoğusam   Yoksa.
yorak   Meşin parçası.
yosmak   Karşılaştırmak.
yoymak   Yok etmek.
yumuş   Emir.
yumak yumak Yıkamak.
yuvak yuvgu Toprak damlı evlerin üstündeki killi toprağı sert bir katman durumuna getirmek için dam üzerinde yuvarlanan, silindir biçimindeki ağır taş, yuvak.
yüğlemek eğelemek Eğe ile düzleştirmek, aşındırmak.
yuğrük   Gövdede şişkinlikle beliren bir hastalık.



Z    
zıba   İriyarı, uzun boylu kimse.
zığarmak   Karşı gelmek, yumuşa uymamak.
zımara   Yerin dibi: Yerin zımarasına geçesin.
zımbık   Yumruk.
zırlık zırlak Sürekli zırlayan.
zırlımak   Oyun bozmak, ağlamak.
zıymak   Kaymak.
zoba   Soba.
zomp   Büyük ağır balyoz.
zopa   Sopa.
zorlak   Çok çalışmaktan elbileği sırtında olan eklem şişliği.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol